Devlet üzerine Platon'dan İbn-i Haldun'a, Cicero'dan Hobbes'a kadar yüzlerce insan fikir beyan etmiştir ama kısaca 'DEVLET' DEDİĞİNİZ, MİLLETİN TÜZEL VARLIĞIdır… Mevcut Anayasamıza göre Devletin işi, "Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." Filozofları ve Anayasayı geçelim, aslında özetlenirse, milletin tüzel kişiliğinin millet adına icra edeceği 4 temel görevi vardır: Adalet, Güvenlik, Eğitim, Sağlık.

Sağlık derseniz, doğrudur iyi şeyler de oldu ama parası olmayanın canı Cehenneme değil mi? "Para almadılar" diyen emice ilaç payının emekli maaşından kesildiğinin farkında bile değil. Basurunun çok güzel halledildiğini düşünüyor ama parası olanın prostatını özel doktorlar müştemilatıyla birlikte paklıyor…

Eğitim derseniz devlet okullarında bile dibine kadar paralı… Pisagor'un filozof olduğunu ve evreni tahayyül ederken o teoremin oluştuğunu bilmeyen matematikçiler yetiştiriyoruz. "Kadın sevişirken konuşursa, çocuk kekeme olur" diye kitap bastıranlara "hasssiktir ulan" çekecek ilahiyatçı yok, nezaketlerinden olsa gerek. İlahiyat fakültelerinde felsefe Gazali'nin kâbusunu bekliyor. Felsefe bölümlerinde matematik, matematik bölümlerinde felsefe yok. Bilimle uğraşan birkaç üniversite var ki, onlar ateist yetiştiriyor diye zaten orta yerlerinden tır geçerdik. İlk ve orta eğitim derseniz, önündeki engel "Andımız"dı, "Gençliğe Hitabe"ydi. Nitekim NiFaK kumarbaz ve fahişesinin "dindar ve kindar" nesil istediği Hitabeyi bir fitil sükûnetinde hissettirmeden götümüze sokarsak uzaya osurukla uydu göndermemiz mümkün olabilecek. Bir de duayla desteklersek nelere kadir olmaz ki bizdeki potansiyel? Zaten TÜBİTAK-i YED'DİN dua okunan bitkilerin daha hızlı büyüdüğüne dair projeye ödül vermedi mi? Her taraf İmam Hatip. Yeteri kadar imam yetiştirebilirsek yalancı, düzenbaz, hırsız olmamızı hitabetimizle kapatabiliriz. Aslında ilköğretimin seviyesi şuradan belli ki "kızlı-erkekli mi olsun yoksa karma mı olsun" tartışması yapılıyor. Yani milletin tüzel kişiliği, sıçmış milletin çocuklarının dimağına dimağına…

Güvenlik derseniz her gün duyulan ve de duyurulmayan şehitlerimize bakın. Başımıza geçirilen çuvalları zaten do-re-mi eşliğinde unutmuştuk ama Oslo görüşmelerini, Habur kutlamalarını, Dolmabahçe Mutabakatlarını elbette hatırlamayacaksınız. Sahi, 'Âkil Adam' öküz ve öküzeleri nerelerdeler?

Adalet derseniz Fırat'ın kenarındaki koyunun bırakın çalınmasını çoktan ırzına geçildi. Koyun da laf mı? Nice aslan, nice kurt Kahpe Bizans zindanlarında çürürken o davaların savcısı sanki bendim. Adalet oldu mu size bir rivayet, bir tevatür? Ve dün FETÖ'yü eleştirenler Ergenekoncu listesine alınırken, bugün dıdısının dıdısı gariban çocuk bisikletle Zaman gazetesi dağıtıyor diye işinden ediliyor. Hangi yasanın hangi maddesine, hangi bendine göre suç bilinmiyor ama öyle buyurdu Führer!..

* * *

Başa dönecektim, devlet nedir, nasıl var, niye var, esbab-ı mucibi nedir falan filan. Ve çıktı konuştu: "Buradan tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Anayasamızın 104'üncü maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak; PKK'sıyla, DEAŞ'ıyla, FETÖ'süyle, DHKP-C'siyle ve tüm diğerleriyle, adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun, tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum. Kim bu örgütlerin çalışmalarıyla ilgili bir bilgi sahibi olursa hemen güvenlik güçlerimize haber vermelidir" dedi… İşine gelmediğinde tanımadığı Anayasanın verdiği "Baş Olma" hakkını kullanıyor…

Canımı, malımı, sağlığımı, çocuklarımın geleceğini emanet ettiğim, ne olduğunu anlayamadığım bir garip organizma topu bana attı. "Bana haber ver" dedi. Ağam, paşam, bilmem neyim, tamam eyvallah da, bu senin işin değil mi? Bu işi de bana havale ediyorsan ben niye o tüzel kişiliğe aidat ödüyorum? Çocuğumu kaybediyorum, eşimi kaybediyorum, dostumu kaybediyorum. Sırf sen işini doğru ve daha önemlisi dürüst yapmadığın için. Senin işini de ben yapacaksam, o klozete oturup ben de Ak-Sarayda sıçmak istiyorum…

Devam ediyor: "Bundan sonrası önümüzdeki gerçekler ışığında yeni Kurtuluş Savaşımızı hatta yeni Çanakkale Savaşımızı verme ve zafere ulaştırma dönemidir. Türkiye'ye terör örgütleri ve ihanet çeteleri üzerinden savaş açanlar, bugüne kadar attıkları hiçbir adımda istedikleri neticeyi elde edemediler." İnsanın nutku tutuluyor gerçekten. "Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim" diyen Çanakkale ve Kurtuluş Savaşının Bozkurtuna olmadık hakaretler eden, İngiliz gemisiyle giderken vatanını teslim edenlere –ki torunu bugünün İngiltere Dışişleri Bakanı– övgüler dizen "Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat" diyen cahil, haysiyetsiz orospu çocuklarını akademisyen diyen bağrına basan NiFaK çetesi, siyasi saltanatları sürsün diye milliyetçiliğe tutunmaya çalışıyor. Her şeyin üstüne şu: Hırsız, kızıma ahlâk dersi veriyor!..