Yıllar yıllar önceydi.

Bazılarınız doğmamıştı.

80'lerin sonu 90'ların başıydı… Hatırlayanlarınız vardır.

"Türkeşçi"ler olarak ben ve arkadaşlarımın, Servet Avcı ve arkadaşlarına nefes aldırmadığı zamanlardı.

Öyle ya, hainlere nefes aldırılmamalıydı.

Seneler geçti üstünden.

Servet Avcı MHP yönetimine girdiğinde yıl 2006 olmuştu.

O yıl ise bize nefes aldırılmıyordu.

Malatya'da, İstanbul'da, Mersin'de ve adım attığımız her yerde.

Yeni hain bizdik çünkü.

Hainlerin korkulu rüyası ise Harun Öztürk.

Zaman akmaya devam etti.

2012 kongresinde muhalif olan iller görevden alınırken bu kararı imzalamayan bir MYK üyesi çıktı.

Yeni hain bulunmuştu. Bir haksızlığa hayır diyen Harun Öztürk. 

Oralardan geçerek geldik bu günlere. 

Servet Avcı'ya hain diyen Cüneyt Öztürk. 

Cüneyt Öztürk'e hain diyen Harun Öztürk. 

Harun Öztürk'e hain diyenler… 

Biz üçümüz bir aradayız şimdi. 

Gece gündüz. 

Türkiye'nin dört bir yanında. 

Bilenler bilir Ankara'yı sevmediğimi. 

Şimdilerde Ankara'nın en güzel zamanları, Servet Avcı ve Harun Öztürk'le birlikte olduğum anları. 

1992'de hain olan Servet Avcı, 2006'da hain olan ben, 2012'de hain olan Harun Öztürk. 

Şimdi aynı yollarda üçümüz birlikte olmanın tadını yaşıyoruz. 

Huzuru, mutluluğu paylaşıyoruz. 

Ben çok mutluyum onlarla yol yürümekten, onlarla yolda olmaktan. 

Sürekli şükrediyorum onları tanıdığım için. 

Sonunun hiç önemi yok. Bu güzel insanlarla birlikteyim ya bu bana yeter hissiyatındayım. 

Bu hikayenin tersine de pek çok kişi tanıyorum. Dün hain olarak yaftalanıp, Genel Merkeze en ağır lafları söyleyenleri, en ağır yazıları yazanları, bize yazın diyenleri ve şimdi ateşli birer genel merkez savunucusu olanları. 

Bu hikayeden herkes kendine göre bir pay çıkarabilir. 

Diyebilirsiniz ki, dün siz yaptınız bugün size yapılmasından şikayetçi olmayın. 

Diyebilirsiniz ki, bu işler sırayla. 

Diyebilirsiniz ki, siz ne yüzsüzsünüz dün kavga ettiklerinizle kol kolasınız. 

Bense keşke şöyle bir pay çıkarsanız diyorum. 

Karşınızdakilerin yarın kol kola olacağınız, yüz yüze bakacağınız, birlikte yol yürüyeceğiniz insanlar olduğunu unutmasanız… 

İlla biz de aynılarını yaşayalım demek yerine, bakın burada yaşanmışı var deseniz… 

Bulunduğunuz konumu, bulunmayı hesapladığınız konumu bir kenara bırakıp doğrudan, haktan, dostluktan, kardeşlikten, gelecekten yana tavır alsanız… 

Pişman olacağınız ve utanacağınız işler yapıp, sözler söylemeseniz… 

Tecrübeye ve doğruya mutlaka hata yaparak değil de, geçmişte yaşananları ve üçümüz arasındaki bu güzel dostluğu örnek alarak ulaşmayı deneseniz…