"Doğruluk, güçlünün işine gelendir.”

Bu kişinin bahsettiği güçlüler sınıfı. Yani yönetenler sınıfıdır. 

Kendi işlerine gelen hükümler verip, halktan kendilerine itaat etmelerini isteyenler yani. Onlar için gereken ise halkın itaat edip o hükümleri doğru saymalardır." Sokrates doğruluk denilince böyle düşünüyor. 

Peki, eğer yönetenler gaflete düşerse ne olacak?

Doğrular mı değişecek yoksa yöneticilerle beraber toplum olarak gaflet uykusuna mı yatacağız?

Doğruluk kavramını alıp sadece kendi siyasi duruşunuza indigerseniz çıkan sonuca da katlanmak zorunda kalırsınız.

Nereden çıktı bu doğruluk hikayesi diye mi düşünüyorsunuz? Haklısınız aslında böyle düşünmekte. Yalnız çevrenize iyi bakıp doğru okursanız belki doğru bir düşünceye sahip olursunuz 

Peki size göre doğruluk nedir?

Son günlerde herkes sadece kendi söylediklerini kendi düşüncelerini kendi hayal gücünü doğru olarak anlatıyor. Özellikle siyasi yapılar için vaz geçilmez bir değer doğruluk. Kime sorsanız bu ülke bu millet için doğru olanı istiyor. 

Bu kadar insan madem ki doğruyu istiyor niçin ülke olarak bu durumdayız?

Siyasilerin doğruluk kavramından anladıkları mı farklı yoksa milletin doğruluk diye bir derdi mi yok? Öyle ya bu kadar yıl herkes doğru olduğunu iddia ediyor ama ortada doğru dürüst bir şey yok. 

Solcusu Islamcısı sağcısı tarikatçısı cemaatcisi milliyetçisi hepsi doğru. Içlerinde bizim de şurada yanlışımız var diyen neredeyse yok. Bu ülkeyi de bu insanlar yönettiğine göre niçin doğru yönetilmiyor? 

Sokrates'in dediği gibi bizim doğru "Doğruluk, güçlünün işine gelen” midir? Biz gücün etrafında bulunmak sevdası ile kendi doğrumuzu kendimiz mi oluşturuyoruz? Sonra da oluşturduğumuz bu güce doğru diyerek yeni putlar mı yapıyoruz?

Sahi sizce doğru ne?


Doğan Ay