"Dönüyor başım yine, yine başım dönüyor"

Kayahan'a rahmetler olsun, güzel söylerdi...

***

Ama bu anlatacaklarım öyle değil...

Bugün yine, "1984"ten kaçarken "Hayvan Çiftliği"ne düşmüşüm gibi bir his var üzerimde...

Gündemden başım dönüyor...

Durmadan dönenlerin rüzgarından grip olmak üzereyiz...

***

Biliyor muydunuz bugün, "Dünya yumurta günüymüş"? Ve 1995 yılından beri Ekim ayının ikinci Cuma günü kutlanıyormuş. Ama bizde matbaanın gelişi kadar geç olmasa da, ancak 2008 yılında kutlamaya başlanmış. İlk defa duydum, şimdiye kadar haberim yoktu.

Hem mübarek Cuma hem de mübarek yumurta günü. İkisi bir arada. Çifte sarılı mübarek gün.

Çok ilginç bir şey, nasıl anlatsam; karımın doğum günü kadar kutsal, evlilik yıl dönümümüz kadar mübarek...

Hoş onları da bilmiyorum ya neyse...

***

İtiraf edin sizin de haberiniz yoktu, mübarek "yumurta" gününden. Çünkü biliyorum ki, haberiniz olsa mesajlar atıp, zincirler kurup, halatlar bağlayıp, kırbaçlar şaklatıp mübareklerdiniz.

Beni de mesaj manyağı yapardınız...

Yapmadınız...

Mesajı tadında yani sadece Cuma'da bıraktınız...

Çünkü böyle bir günün varlığından yumurtanın bile haberi yok...

***

Yumurta dedim de, şu muhterem papaz Brunson kendi halinde yumurta gibi adamdı. İnce ince doğrayıp tavada kızgın yağ içinde cızlattığımız sucuğun üzerine kırıp...

Yok bu başka bir şeydi, sucuklu yumurtayı Pazar kahvaltısında kendi kendime yapmıştım. Papaz davetli değildi. 

Gündem dönüyor, gündemle beraber başım dönüyor ya, hatlar karıştı...

***

ABD ve Trump'un dayatmalarına karşı dimdik durduk ve yirmi beş senedir İzmir'de misafirimiz olan papazı şöyle güzelce konbinleyiverdik. Allah sizi inandırsın, herifi öyle bir kombinlemişiz ki, tanıklar bile tanıyamadı.

Böylece din düşmanı CeHaPe'nin, Sayın Brunson üzerinden müttefikimiz ABD ile aramızı açma oyununu bozduk. Bu vesile ile Fetö'nün kumpasını da bozmuş olduk.

Ve ekonomimize açılan ticaret savaşını bertaraf eyledik...

***

"Bu fakir görevde olduğu sürece ABD bundan böyle bizden hiç bir adamı alamaz" demiştik ama o sözümüz "Fakirlik" dönemimiz için geçerliydi. Hamd olsun şimdi Dolarımız iki katına çıktı, silkelensek milyar dolarlar düşer üzerimizden. Üstelik dünyanın kıskandığı dört başı mamur, itibar abidesi sarayımız bile var. Ayrıca Brunson, "adam" değil "ajan".  O yüzden dışarı saldık. Şimdi onlar düşünsün...

***

Sayın din alimi Brunson'u zalim İsmet İnönü'nün elinden kurtarıp olması gereken yere, dostumuz ve müttefikimiz ABD'ye sağ-salim teslim ettik hamdolsun. Zaten İnönü, papaz efendi hazretlerini sünnet edecek yerli ve milli bir ustura bile yapmamıştı. O ancak böyle muhterem din adamlarını zindanlarda çürütür. Dar ağaçlarında sallandırırdı.

Ama biz, din adamlarına saygı gösteren bir hükümetiz, gerçi rahip efendinin dışarı çıkacağını bizim mahkeme yapılmadan bir gün önce ABD basınından öğrendik ama olsun.

Sonuçta ümmet olarak bir masum din alimini  İnönü'nün zulmünden kurtarmış olmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz.

Kardeşlerim, bakın burası çok önemli.

Şimdi 2023, 2071, 2954...

Bak... bak...bak, dünya bizi nasıl kıskanıyor gördünüz mü?

İşte biz buyuz!

***

Beyniniz yandı değil mi?

Sizin yetişemediğiniz dönme hızına ümmet nasıl yetişsin?

Biliyorum, içinizden diyorsunuz ki, "Pervaneyi yazın sıcak havalarda açmak lazım; şimdi kombi yakma mevsimi". Haklısınız ama pervaneyi vaktiyle tavana siz monte ettiniz be kardeşim...

O yüzden şimdi bana, "Vay efendim devlet McKinsey'e teslim edilmiş. Vay efendim ekonomi felaketmiş. Vay efendim enflasyon yüzde elliymiş. Vay efendim mutfakta yangın varmış. Vay efendim millet bir kuruşluk indirim için market market gezerken açılım döneminde ne halt olduğunu gördüğümüz bazı sanatçı ve aydın eskisine Saray'da uyduruk bir görev için 12 bin lira maaş bağlanması adalet miymiş? Brunson'u aylarca darbeci, Fetöcü, terörist, ajan ilan edip bu milletin oylarını aldıktan sonra şimdi nasıl hiç bir şey olmamış gibi bıraktılar?" filan diye dert yanmayın.

Böyle başa böyle tarak...

***

Yani bakın burası çok önemli: Siz böyle yeni gelin gibi hem ağlarım, hem giderim havasında oldukça ben, sağ elimin baş parmağını işaret ve orta parmağımın arasından geçirip yumruğumu sıkıyorum.

Anladınız siz onu...

Baş ve tarak...

Önemli, tam burası önemli...

***

Biliyorum yine uzun oldu, yazıyı okurken acıkanlar için köşede tanıdık bir dönerci var. Meşhurdur, bütün dünya bilir: "Reis Döner". Selam söyleyin benden. Bir buçuk, pilav üstü olsun. Pilavın pirinci de yerli olsun. Hani Çin'de üretilip üzerine "Yerli Üretim" yazdığımız pirinçten. Bu nasıl yerli pirinç diye kafanıza takılmasın, Çinli "yerliler" üretiyor nihayetinde...

***

Bu arada unutmadan söyleyeyim Ahmet'in babasını bilmem ama milletin anasını bu AKP ve medyası...

Hadi afiyet olsun...

Öptüm...

Ananızı değil, alnınızı öptüm...

O ben değilim, "Kadı" idi; benzine, doğalgaza ve elektriğe yüzde doksana varan zam yapıp ananızı öpen. Şimdi gidip mahalle bakkalınızın fiyat etiketlerini takip edin, kimi kime şikayet edecekseniz artık...

***

Oh be Brunson'u çıkartıp bu meseleden de tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmayı başardık.

Nasıl olsa yerli ve milli ajanlarımız, şey ajanslarımız; bu rezaleti de zafer olarak yedirir bu millete...

Her zaman olduğu gibi yine dik durduk eğilmedik, millü bega için ümmetle birlikteydik. Ama dönüyor başım yine, yine başım dönüyor...

Hayvan çiftliğinde hayatım, acayip şeyler oluyor...



12.10.2018