Allah, hepsine uzun ömürler versin. Ailemle, Devletim arasında modern dünyayı anlama açısından zerre miskal fark yok.

Kendinizi geliştirmeniz, dünyaya açılmanızı teşvik ederler "Aaa ne kadar güzel! Tabi, lazım bu işler filan" diyerek. Bu konulara müdahil olmak bir kenara, parmaklarını dahi kıpırdatmazlar.

Misal Annem, Osmanlı imparatorluğu gibidir. Dedemin öğretmenliğinden dolayı epey bir yer gezmişler. Arapça, Boşnakça, Zazaca öğrenmiş.

Osmanlı gibi o topraklarla ilişkisi kesilince hepsini birden unutmuş. Azıcık Boşnakça hatırlıyor... O da bir aşk şarkısı filan duyduğunda.

Babam ise Türkçe'yi hakikaten çok iyi konuşur amma velakin yabancı dil bilgisi "hello" mertebesindedir. Tipik bürokrasimiz gibi...

Ailemin durumu böyleydi de, yüce devletiminki farklı mıydı?

Teşvik var, icraat yok derken, 1980'li yıllarda yabancı dil eğitimini devlet okullarında alan bir talihsiz bedevi olarak ne yabancı dilin önemini, ne de ingilizcenin hayatiyetini ne milli eğitim ne de biz pek kavrayamamıştık.

Hocalarım da pek anlamamışlardı ne yalan söyleyeyim. Ben İngilizcenin önemini çok geç bir yaşımda 1990'larda farkettim.
Fransızca, Almanca filan hikayeydi. Lingua franca zaten ingilizceydi, o yıllarda ortak dilin de ötesine geçtiğini fark ettim. Kendi kendime başladım çalışmaya... Bana sunulan çok az altyapıta ve inanılmaz çabamla iyi kötü bu dili konuşabilir ve en önemlisi okuyabilir hale geldim.

Bunca lafı nereye bağlayacağım konusuna gelirsek, şimdilerde halkımız ve devletimiz güya ingilizcenin önemini kavramış vaziyetteler. Güya diyorum zira gene bir halttan anladıkları yok. Nedenine gelince, bugün artık ingilizce bilmek bir artı değer değil, bir temel nitelik. Türkiye'de Türkçe konuşabilmek gibi...

Şimdi değerli olan takım çalışması ve sorun çözme yetenekleriyle ya mevcut bir işi kaliteli ve maliyeti düşürerek ingilizce dünyaya arz edeceksin veya kimsenin akıl edemediği bir çözümü üretip, paketleyip satacaksın.

Yukarıdaki işlerin hepsi farklılaşmış becerilerle olur. Diploma uluslararası standartta temel beceri kazandırabiliyor mu? Çok şüpheliyim... O halde diploma peşinde koşmak niye?

İstanbul'da en kalburüstü gençlere bakıyorum. Harvard, Yale, Princeton diplomaları alelade artık CV'lerde. İngilizce'nin yanında 4-5 dil daha yazıyor...

CV okuyunca sanki bir menkul kıymetler potföyünü inceliyormuşum gibi oluyorum. En kötü CV'ye ailesi rahat bir 1-2 milyon TL harcamış.

10 tane CV'ye harcanan paraları toplayıp eğitim süreleri içerisinde değerlendirseydi aileleri küçük çaplı holding olurlardı kesinlikle...

Bu kadar lafı neden anlattım. Öncelikle çağ değişiyor. Ne benin 30 sene önceki tecrübelerim, ne de 50 sene önceki dünya içinde yaşadığımız.

Eskiden maddi olarak üretebilmekti çok değerli olan şimdi üretimi tasarlamak ve pazarlayabilmek çok önemli.

Dün değerli olan communicate edebilmek, iletişimdi. Bugün herkes sürekli iletişim halinde, farklılaşabilen bir içerik üretebilen, ürettiği içeriği sürekli hale getirebilen çok değerli.

Satılabilecek içerik üretmenin sırrı ise farklılaşmış, özgürce düşünebilen, insiyatif alabilen ve takım çalışmasını bilerek beceri sahibi olmuş kimselere sahip olmaktan geçer. Hayal kurabilme ve kurulan hayallerle kurgu yapabilmedir asıl olan. Medeniyeti bu yaratmıştır zaten.

Başında ne giyeceğine, ne içeceğine bile karışan kasaba tüccarı kılıklı, sözüm ona halifelik özentili totaliter rejimler varsa böyle beceri sahipleri çıkmaz o topraklardan anca kapı kulu çıkar. İstediği kadar diploma alsın beceri sahibi olamaz... Zira bir şey becermesine izin vermezler.

Emir almak değil, hayal kurmak,
Diploma değil, beceri sahibi olmak önemli...

Biricik yavrularının eğitimine milyonlar akıtan aileler,

Diploma ve CV'de güzel duracak okullar peşinde koşma hevesinizi biraz gemleyin, işe yarayacak bir beceri kazanmasına yardım edin çocuğunuza. Bu beceri tabiki binicilik dersleri değil...

Son söz olarak biricik yavrularının eğitimini benim olduğum gibi devletin şevkatli kollarına bırakan aileler,

Öncelikle, devletin yapmadığını (yapamadığını) siz yapmak zorundasınız. Çocuğunuza muhakkak günlük ve iş hayatında rahatlıkla kullanacağı düzeyde yabancı dil öğretmeye çalışın.
Diploma herşey demek değil, önemli olan: iş hayatında fark yaratacak becerilerdir. Çocuğunuzun hayal dünyasını geliştirmesine bununla birlikte bir iş nasıl yapılır, süreçler nelerdir öğrenmesine gayret edin. İmkanınız yoksa süslü, püslü okullarda okumasının bir anlamı yok bir iş öğrenebileceği yerlere sokun. Gerekirse tek kuruş maaş almasın ama işi öğrensin bu disiplini ve azmi ona kazandırın. Çocuğunuzun hayatını kurtarırsınız...

Kızıl elmamız: Farklılaştırılmış, beceri kazandıran ve katma değer yaratan eğitimdir. 

Halil Ibrahim Bayrakçı