​Siyaseti o kadar tıkadılar ki, şimdi dört koldan çıkış yolu ve yarınlar için kendilerini emniyete alma metodu arıyorlar...
***
Hatırlayalım...

AKP'li Kavakçı kardeşlerin babası ve Akit yazarı Yusuf Ziya Kavakçı, 19 Nisan'daki köşe yazısında:

"Fetullah Gülen dramatik bir kararla Türkiye'ye dönmelidir, açık bir beyan ile'hata ettik, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan ve arkadaşlarının iyiliğini aldık, suiistimal ettik, yanlış yaptık, tevbe, hem de tevbe-i nasuh ile tevbe ediyorum' demelidir. 'Peşiman oldum, nadim oldum, bir dahi işlememeğe azm-u cezm eyledim', diye yüksek sesle ala meleinnas ahd vermelidir."

"Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır" diyen yazar, Fethullah Gülen içinse "Türkiye'ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek, böylece dış güçlerin tesirinden uzak olarak hayatının son günlerini yurtta geçirecek" ifadelerini kullanmıştı...

***

Yukarıdaki satırları yazan, muhalif medya mensubu olsa yer yerinden oynardı...

Belki, "Belediye taşımalı sistem"le mitingler bile düzenlenip yazar ile gazetenin Fetö'nün bilmem ne ayağı olduğu ilan edilerek ümüğü sıkılırdı...

Ama iktidarın ve Erdoğan'ın kayıtsız şartsız destekçilerinden Akit yazınca,  bir kaç "dostlar alış-verişte görsün" tepkisi dışında itiraz görmedik...

***

Sonra Anayasa Mahkemesi'nin 56'ncı kuruluş yıl dönümünü münasebetiyle 25 Nisan 2018 tarihinde Sarayda verilen yemekte konuşan Erdoğan,"Adalet mülkün temelidir" diyerek adaleti devletin odağına yerleştiren bir medeniyetin mensupları olduğunu ifade edip "Bir yerde adalete olan özlem çok fazla ifade ediliyorsa orada zulüm var demektir" demişti...

Cumhurbaşkanı, "Bugün bizlere düşen görev dünyanın, ülkelerimizin ve toplumlarımızın eski karanlık günlere dönmesini beklemeden insanlığın adalet talebine kulak vermektir" demişti...

***

Başdanışmanı Yiğit Bulut'da 2 Mayıs'ta, genel af çağrısı yaparak, "Bazı suçlar hariç genel bir af hayata geçirelim ve 'her vatandaşı' suçsuz kabul ederek yeniden doğmuş gibi bir şans verelim" demişti...

***

Şimdi bunlar durup dururken mi oldu, meşhur tabirle "spontane" mi gelişti sanıyorsunuz?

Elbette değil...

İmar affı(iktidar barış diyor), öğrenci affı, vergi ve ceza afları filan derken yapanın yaptığı her zaman yanına kâr kalan ülkemizde toplum yavaş yavaş bir genel af sürecine alıştırılıyordu...

Sanırım istenen kıvama ulaşılmış olmalı ki, her önemli kararı açıklama görevini uhdesinde bulunduran Devlet Bahçeli, af sürecini de nihayet dün resmen başlattı...

***

Fakat, MHP'ye Genel Başkan olduğu günden beri hep, "mafya ile anılan isimleri teşkilattan uzaklaştırıp ülkücüleri sokaktan çekti" denilerek bir takım mahfillerce övülen, alkışlanan, sırtı sıvazlanan Bahçeli'nin af çağrısına dayanak olarak, düne kadar adlarını anmadığı Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz'ı göstermesi manidardı...

Çakıcı ve Yılmaz'ın adını anmak bir yana, kendileri sarkık bıyık bırakıp elde tespih sallamayı bile yasak etmiş, o gün bugündür bütün beyaz çorapları da yakmak zorunda kalmıştık...

Ülkücüler olarak bu konuda söylenecek çok söz var ama neyse...

***

Süreç nasıl olacak, kimleri kapsayacak, kriterleri saray ve ahalisi neye göre belirleyecek ?

O "bazı suçlar" nelerdir ve kime göre neye göre suçtur? Olası bir iktidar değişikliğinde hukukun karşısına çıkmamak için kendi sicillerini de Ak'layacaklar mıdır?

Tanınmış bazı kaçak Fetö'cülerin sosyal medyada Meral Akşener'i desteklermiş gibi yapılan gri propaganda amaçlı paylaşımları hangi af anlaşmasının gereğidir?

Apo'nun durumu ne olacaktır?

Artık sarkık bıyık bırakıp beyaz çorap siparişi verebilir miyiz?

***

Düşündükçe sorular artıyor...

Ve henüz kimse cevapları bilmiyor ama yakında af var...

Hem de büyük bir af...

Ayakkabılığın en dibine attığınız arkasına basılmış yumurta topukluları parlatmanın zamanıdır.

***

Binali Yıldırım'ın durumdan vazife çıkarıp hemen, "gündemimizde af yok" demesine ve Tayyip Erdoğan'ın da genel affa soğuk bakmasına takılmayın...

Devlet'in dediği olur...


13.5.2018