Değişim; mevcut durumdan başka bir duruma geçme ya da farklılaşmadır.

Değişim hareketi ise mevcut uygulamalardan programlardan ve insan tipolojilerinden farklı olarak yeni bir zihniyet, program ve insan modeliyle yeni bir anlayışı temellendirmenin adıdır.

Davranışları ve uygulamaları toplumsal zihinde uzun süre iz bırakmış,kötü imajlara dönüşmüş şahsiyetler değişim hareketini sevk ve idare edemez.

Değişim hareketi partileştiğinde herkesi kucaklayacak ancak değişimin ruhunu kişiliğinde bütünleştirmiş şahsiyetler değişim hareketini başarıya götürebilir.

Demokrasiyi içselleştirememiş, komitacılığı bir meziyet olarak gören, ahbap-çavuş ilişkisi belirgin vasfı olarak öne çıkmış şahsiyetler ne Türkiye'yi bütün olarak kucaklayabilir ne de değişim hareketini sevk ve idare edebilir.

Teşkilatları sıçrama tahtası olarak gören, egosunu merkeze alarak etrafını şekillendiren zihniyetler yapının moral ve motivasyonunu da zehirleyebilir.

Partinin vitrini, programı ve tüzüğü partinin topluma bakışının ve toplumu ne oranda temsil ettiğinin de özetidir. Herkesin büyük umutlar bağladığı yeni parti ve özellikle Meral AKŞENER'in markaya dönüşen adının basit hesaplar, dikkatsizlik ya da başka şeylere heba edilmemesi gerekir.

Partinin üslubu programı ve halkla ilişkileri kendine özgü, Türk toplumunun milli ve manevi değerleriyle uyumlu, birleştirici, kapsayıcı bir tarzda olmalıdır.

Demokrasi, adalet, özgürlük ve liyakat gibi kavramlar bakışımızın anahtar kavramları olmalıdır. Toplumsal katmanlar arasında imtiyaza ya da kolektif haklara dayalı bir ayrıcalıktan ya da öyle bir söylemden mutlaka kaçınılmalıdır. Bireysel haklar ve insan haklar çıtasını en üst noktalara taşımaya evet kolektif haklara hayır diyebileceğimiz bir politik duruşu sergilemeliyiz.

Lidere ve yönetime şirin görünen değil toplum tarafında karşılığı olan ya da donanımı ile katkı sunabilen şahsiyetler yani liyakati esas almak zorundayız.

Sıkıntılı bir süreç olacaktır. Bu siyasetin doğasında vardır. Bütün bu uyarılar, olabilecek hataların önüne geçmeye yöneliktir. Belki bunların hiçbiri olmayabilir. Ancak hata yapıldıktan sonra söylenecek söz uyarı değil eleştiri olacaktır. Amacımız o noktaya bu hareketin gelmemesidir.