Çok acayipsin Türkiye'm, müthiş bir gündemin daha oldu.

Şimdi de bol bol, "Çiftlik Bank" konuşup asıl gündemleri uzun atlayacağız…

Sanırım üstlerimiz pek bir sevinmiştir bu işe...

***

On binlerce insanı mağdur eden Çiftlik Bank dolandırıcılarının arasında tanınmış bir sanatçı da varmış. Diriliş Ertuğrul'un Deli Demir'i meğer Çiftlik Bank'ın danışmanıymış ve vatandaşlardan "sakalının hatırına" üye olmalarını istemiş…

Tabi, "sakal" çok önemli; içinde inşallah-maşallah geçen birkaç cümle kurup, araya  Ayet meali ve Hadis serpiştirirsen tamamdır…

***

Sisteme ortak olan herkes gibi Bağcılar'lı teyze de kendince bir inceleme yapıp paranın kokusunu aldıktan sonra "Bu kadar insan aptal olamaz" deyip dalmış içeri…

Ah bu emeksiz yemek hırsı…

Ah bu köylü kurnazlığı…

Ah bu cin olmadan adam çarpma sevdası, sen daha ne dolandırıcılar ve ne mağdurlar yetiştirirsin bu mümbit topraklarda…

***

1950 ve 60'lı yıllarda "Sülün Osman" varmış.  Böyle kolay yoldan zengin olmak, kısa yoldan köşe dönmek, sıkıntıya düşen birinin malını ederinin çok altında kapatmak isteyen şerefsizlere, Galata Kulesi, tramvay, şehir hatları vapurları, saat kuleleri gibi kamu mallarını uygun fiyata satıp veya kiraya verip yolunu buluyormuş...

Tramvayı ucuza satın alan veya mağdur rolü oynayan kahramanımızın, sahte altınlarını gerçeğinin yarı fiyatına kapatan bu fırsatçı arkadaşlar, dolandırıldıkları ortaya çıktığında saçını başını yoluyormuş..

Tam adı "Osman Zeki Sülün" olan bu amcamız, Taksim Meydanı girişine paspas sererek gelen geçenden para bile toplamış…

Üç yüz-beş yüz kişinin hepsi aptal olacak değil ya…

Bir de "Raki" lakaplı şık giyimli, tam bir İstanbul Beyefendisi olan Güney Zobu'muz varmış. Yasa dışı ve ucuz döviz toplamaya çalışan kalantorları söğüşlermiş.

Yani bu iki dolandırıcımız, dolandırıcı karakterli kişileri dolandırırmış...

***

80'li yıllarda faizlerin serbest bırakılmasıyla beraber bir anda çoğalan ve rekabete girerek uçuk-kaçık faizler vaat eden Kastelli, Nihat, Yalçın gibi bankerlerin, zaman içinde çökmesiyle oturduğu yerden faiz zengini olma hayali kuran binlerce kişi ortada kaldı…

Ve "Bankerzede" diye bir kavramımız oldu…

Olsun, bu kadar insanın hepsi aptal olamaz ya…

İş hanı çaycısının bile bankerliğe soyunduğu, neredeyse banker olmayana kız verilmediği yıllardı ve Bako'suyla Keko'suyla bütün bankerler, reklamlarında devrin şöhretli sanatçılarını oynatıyorlardı…

***

Seksenlerin sonuna doğru, piyasaya "jet" gibi dalan ve o günden bu güne adı hep dolandırıcılıkla anılacak olan biri daha vardı. Fadıl Akgündüz, nam-ı diğer "Jet Fadıl".

Neler yapmadı ki, evler, oteller, otomobil fabrikaları vs. vs.

Hayaller, hayaller…

Parayı verip hayali satın alıyordun, en güzelinden...

Ardında binlerce mağdur bırakıp defalarca içeri girdi çıktı ama millet memnundu...

Öyle ki milletvekili bile seçtiler…

En son "sakal" bırakıp İsmailağa Cemaati ile beraber Bayrampaşa'da bir türlü bitmeyen kaprisli bir otel ile Maldiv'lerde olmayan bir adada İslami usullere uygun devre-mülk sattığı söyleniyordu.

Yine davalık oldu...

***

90'lara geldiğimizde yarısı gri, yarısı siyah parçalı ceket giyen Kenan Şeranoğlu'nun "Hey Hey Hey" diye bağırarak keriz deryasına salladığı, "Titan Saadet Zinciri"ne halka olmaya başladı ahali. Herkes sisteme üye yaptığı dostunun, akrabasının sırtından kolay para kazanıp zengin olacaktı...

Rahmetli Levent Kırca'nın bir skecinde hicvettiği gibi, millet para için eşini-dostunu, arkadaşını "titmeye" başlamıştı. En son Kenan kardeşimiz herkesi toptan titiverdi.

Ama bu kadar insan aptal olacak değil ya…

Beraber titildik biz bu yıllarda!

Hey hey hey!

***

Yine o yıllarda Avrupa'da cami çıkışlarında masa kurup Türkiye'de fabrika kurmak için Mark toplayanlar çıktı ortaya…

Nasıl olsa bu keriz millet titilmeye doymuyordu…

O zamanlar Euro icat edilmemişti; toplanan Mark'larla "kocaman kocaman sakallı" Holdingler kuruldu ama zaman içinde içleri boşaltılarak oturduğu yerden para kazanıp zengin olma hayli kuran küçük "sakallı" arkadaşlar mağdur oldu…

Bakın tekrar ediyorum: "sakal" çok önemli…

E haliyle bunlara para verenler de o kadar "aptal" olamazdı…

***

Bakın daha eteğinden tutunursak bizi sırattan kolayca geçireceğini iddia eden düzenbaz şıhların tarikatına şu kadar para verirsek, bize ihsan edeceği Kevser ırmağı manzaralı ve içinde en az yetmiş hurinin kıpraştığı saraylardan bahsetmedim…

Hz. Peygamber bile kendi kızına cennet için torpil yapamazken, müritlerine cennetin en güzel yerinden tahsisat yaptığı iddia edilen hoca efendileri de saymadım…

Ben saymadım ama alıcısı çok…

***

Neymiş Çiftlik Bank'ı kuran, Mehmet Aydın adında 30 yaşındaki tombiş çocuk dolandırıcı çıkmış…

İnekleri sağmış, kazları yolmuş, koyunların derisini yüzmüş, tavukları yumurtlatmış…

Beş yüz milyon çarpıp kaçmış…

Bilmem kaç yüz bin kişiyi mağdur edip Uruguay'a uçmuş...

Bence fazla büyütmeyin, birkaç sene sonra  döndüğünde onu da vekil seçersiniz veya yeni çıkartacağı bir palavrayı satın alırsınız olur-biter…

49 yaşındayım ve okul tatillerindeki dönemleri saymazsak otuz yıldır "it" gibi çalışıyorum. Emeklilikte yaşa takılmışım, kiradayım, ay sonunu zor getiriyorum, asıl mağdur benim bu ülkede…

***

Siz ülkenin ekonomisine, siyasetine, siyasetçisine, hâl ve gidişine bakın…

Seçiminize ve seçtiklerinize bakın…

Velhasıl 79.999.999 kişi aptal olacak değil ya…



14.3.2018