MHP'nin Sorunu Ülkücülerin Arasında Örülen Duvardır

MHP'nin Sorunu Ülkücülerin Arasında Örülen Duvardır

19 Haziran Kurultayi ardindan kim muhalif, kim genel merkezci anlasilamasa da ülkücü tabanın çok önemli bir adım attığı ortada. Bu atılan adımı taçlandırmak ise artık genel başkan adaylarının elinde. Hali hazırda umut ışığı veren bir adayı şahsen göremesem de, Meral Akşener'in diğer adaylara nazaran bir kaç adım önde olduğunu görmemek imkansız. Bir siyasetçinin en önemli silahlarından biri olması lazım gelen esneklik ve bu esneklik içerisinde manevra yapabilme kabiliyetine haiz olduğunu 19 Haziran'da gösterdi. Ayrıca yalnız bırakılacağını bile bile, doğru olduğunu düşündüğü konularda adımlar attı ve bunları uygulamakta başarılı oldu. Bunlar artıları olmakla birlikte eksileri de var. Kendisinin iletişime daha açık olması ve daha şeffaf olması gerekirdi. Ancak bu ve diğer adaylarda da karşımıza çıkan sorunların temelinde hareketin ortak sorunları yatıyor. Bunları çözmeden, herşeyin bir anda mükemmel olmasını ve düzelmesini beklemek rasyonel değil. O yüzden sorunun temeline inmek gerekiyor.

Devamını Oku

Türkeş'i Genel Başkan Seçen Delege

Hareketin henüz bazı konuları zihninde oturtamadığı bir gerçek. 19 yıldır genel başkanlık koltuğunu işgal eden Dr. Devlet Bahçeli'nin bu süreçte harekete yardımcı olmadığı gerçeği gibi. 19 yıl uzun bir süre. Bu bakımdan Bahçeli, 36 Osmanlı padişahının 26'sından daha uzun süre saltanat sürmüş. Bu da şahsının en önemli başarısıdır.

Aradan 19 yıl gibi uzun bir süre geçtiğinden, Bahçeli'nin ne zaman ve hangi şartlarda genel başkan seçildiğini hatırlamayanlar olacaktır. Yaşları itibari ile de pek çok yeni nesil ülkücü kardeşimiz bunları bilemeyebilir. Elbette ki herkes, Bahçeli'nin Başbuğumuz Türkeş'in vefatının ardından genel başkan seçildiğini bilir. Zaman ve şartlar olarak kastettiğim şey, basit bir 5N1K olayı değil. Bu bilgiler bugün hatırlanmıyor olsa bile öğrenilmesi, Google ile saniyenin onda biri, ikisi kadar vakit alır.

Devamını Oku

Aslında 19 Haziran...

Neler oldu

1 – Öncelikle hiç kuşkusuz berbat bir organizasyondu.

  • Yer seçimi felaketti. Biz gözümüzü statlara dikmiş, büyük düşünürken; maalesef dağın başındaki bu tesis vizyonsuz bir tercihti.
  • Ülkücüler teyakkuzdayken onları 2.000 kişilik bir salona mahkûm etmek rezaletti. En azından aynı tesisteki kapalı spor salonu tercih edilebilirdi. O salonu dolduran, yüzlerce kilometre uzaktan gelen binlerce kişinin kurultayı ekrandan izlemesi doğru olmamıştır.
  • İnsanları kilometrelerce yürütmek düşüncesizlikti. Sürekli çalışan 5 tane servis aracı konulabilirdi. D)Kongrenin öznesi delege olduğu halde, delegeyi 5 saat kuyrukta, o sıcakta havasız salonda tutmak beceriksizlikti. Tamam, kabul normalde noter onayı olmadan delegeyi hazirun cetvelini imzalatarak salona alabileceğiniz halde, sürekli yatılan çamurlardan korkup işimizi sağlama alalım demeniz ve noter uygulaması yapmanız mantıklıydı. Ancak isimleri alfabetik ayırıp 5 kapıdan 5 noter marifetiyle bu işlemi yapamaz mıydınız? Şahsi gözlemim asgari 10 delegenin salonu imza vermeden, giriş yapmadan terk ettiği yönünde. Kurultay fiyaskoyla neticelenmemiş, delegeler sabırla 5 saat beklemişlerse bu onların ülkücü olmalarındandır.
Devamını Oku

Velhasılı Doğu Türkistan'da zulüm var!

Doğu Türkistan'ın sürgündeki eski İçişleri Bakanı hala Türkiye'yi umut olarak görüyor.

Geçenlerde Doğu Türkistan eski İçişleri Bakanı Kocaelin'de bir konferansta konuşmuş ve zulümleri anlatmış konuşmasının bir noktasında da ''Eğer Türkiye güçlenir ve bölgede ne kadar çok söz sahibi olursa bizler de, tam bağımsızlığımızı kazanmamızda bizlere en büyük desteği vereceğinden eminiz. Ülkemizde yapılan katliamların durdurulmasında en büyük etken Türkiye'dir" demiş. Tespit doğru ama ben onun kadar ümitvari bakamıyorum bu ülkeye çünkü bir toplumu oluşturan fertleri tavırları ve düşünce dünyaları o ülkenin güçlenip güçlenmeyeceğine karar verir. Oysa ben tanıdığım insanların sosyal mecralardaki ikiyüzlülüklerini görünce bizlerin güçlenmeye imkanımız olmadığını düşünüyorum.

Sahi Doğu Türkistan demişken o ikiyüzlü insanlara bir kaç söylecek sözüm var;

Devamını Oku

TÜRK VERSUS TÜRKMEN ve BAŞKA MESELELER

Bazı Türk milliyetçisi yazarlar var ki Türkçenin anasını ağlatıyorlar. Bahsettiğim şey basit dizgi hataları değil. Öznesi yüklemi ayrı oynayan, anlatım bozukluğu olduğu için anlam bozukluğuna yol açan cümleler… Şuna bakınız: "Rumeli'ye göçen Türklerin de Türkmenler olduğunu söyleyebiliriz." Göktür Yazıtlarında, "Türk soyundan gelenler" anlamında kullanılır. Yani: Türkler. İşin aslı şudur...

Devamını Oku

Seccade'nin Gözyaşları

​Asım başını iki elinin arasına almış düşünüyordu. Daha yeni evlenmişti hanımı 2 aylık hamileydi ve çok mutluydular. Küçücük evlerinde huzur onlarındı. Asım sabah işe giderken mutlu , eve döndüğünde mutlu , evdeyken mutluydu. Hanımı , Sevda'da öyleydi. Çocuklarının dünyaya gelmesini sabırsızlıkla bekliyorlardı.


Sevda elinde çay tepsisi ile odaya girince Asım'ın düşünceli halini gördü. '' hayırdır , hayatım karadenizde gemilerin mi battı'' dedi latifeyle... Asım, sanki bir derinlikten çıkar gibi derin bir nefes alıp , '' yok öylesine dalmışım'' dedi.

Devamını Oku

Telif Hakkı

© www.profesyonelblog.com

BİR NAMAZ HİKAYESİ

Metehan mütevazi bir ailenin oğluydu. Normal bir öğrenim hayatı sürdürüp liseyi tamamladıktan sonra Üniversiteyi Açık Öğretim Fakültesinde okumak ve bu sayede kendi ayakları üzerinde durarak çalışmayı amaçlamıştı.Nasip olmadı okulunu tamamlayamadan bırakıp askere gitmek zorunda kaldı. Etrafındakilere göre siyasi sebeplerden askere gitmişti. Kendisine göre ise hak bildiği yolda yürümesine izin vermedikleri için askere gitmişti.

Devamını Oku

ANANIZIN-KIRONİZMİ

Bugünün terimleri, kavramları, bilimsel aklıyla bakarsanız Büyük İskender'in neden saat takmayıp İskenderiye'de oyalanarak İran tahtına geç çıktığını sorgulayabilirsiniz. Moğolların atom bombası yerine neden zahmet edip elde kılıç insan kestiğini ve sair ve sair birçok olayı anlamlandıramayabilirsiniz… * * * Tekrarda fayda var: 1. O gün yaşıyor olsaydım, elbette birçok vatansever gibi be...

Devamını Oku

HEP ŞU CAHİL KIRO ALAMANCILAR YÜZÜNDEN!!!

Sene 1982 veya 1983. Yani anlayacağınız 9-10 yaşımdayım. 12 Eylül olmuş, Türkiye'de MHP yok, Başbuğ'um hapiste... Avrupa'da insanımızın durumu: Şimdi olduğu gibi öyle okumuş, Alman toplumunda yer edinmiş, kendini kabul ettirmiş Türk elle sayılacak kadar az o dönemlerde. İnsanlarımız çilekeş, maden ocaklarında, kuzeyde tershanelerde, değişik bölgelerde ki araba fabrikalarında çalışan Türk...

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin