MUHAFAZAKARLIK ILE NEREYE?

"Sadece hükümet ve onunla birlikte yükselişe geçen dini kurumlar, tarikatlar, vakıflar, dernekler, cemaatler, özetle itikat ekonomisinin farklı yüzleri değil, bunlara karşı eleştirel ve mesafeli duran kesimler de muhafazakarlık konuşuyor." diyor yazar. Aslında doğru bir yaklaşım tarzı gibi görünüyor.

O zaman biz de muhafazakârlık ne demek diyerek başlayalım?

Sahi nedir bu muhafazakarlık? Kimler muhafazakardır mesela?

Ben de sordum yazıdan önce ülkücü kimliği kişiliği ile özdeşleşmiş bir kaç dosta.

"Kendi bulunduğu ortamı ya da gücü paylaşmamak için kullanılan bir terimdir. Bütün gayretleri bunun içindir; muhafaza et taviz verme herşeye rağmen o gücü koru." diyor bir kardeşimiz. Bir diğer ülküdaşım da; "Muhafazakarlik din sömürüsü, dincilik olarak algılanıyor."

"İşin özü sadece dini değerleri ile yaşayan kişi muhafazakar değildir." dedi bir başka gönül dostu.

Muhafazakarlık, bir biçimde her kesimin gündemine girmiş durumda.
Aslinda garipsenecek bir durum yok, çünkü Türkiye'de muhafazakârlık denildiğinde, kimsenin aklına bir inanç düşünce sistemi gelmiyor. Ülkemizde muhafazakârlık grup menfaatlerine dayalı grup dayanışmasının çeşitli versiyonları, din ile birleştirilerek siyaset sahnesine servis ediliyor. Sol literatürde göre.

Oysa bizde daha çok siyasal alanda işe yarayan ve gittikçe siyasal tarafgirliğin bir gösterisine dönüşen bir şey bizdeki muhafazakârlık.

Yanlış olarak bu nedenle muhafazakarlık eşittir din olgusu yerleşiyor beyinlere. Muhafazakarlık ile ilgili konuşulduğunda dinin kendisinden değil, din üzerinden meşrulaştırılmak istenen meseleler üzerine konuşuyor muhafazakar kesim aslında.

Bu dönemde dindarlık tipinin (siyasal islam anlayışının) değiştiğini , kendi kültürünü ve inanç sistemini muhafazakarlık adına topluma yerleştirildiğini gözlemlemek mümkündür . Yani gerçek din yerini uydurulan veya işimize geldiği kadarını anlattığımız din ile yer değiştirme noktasında bizde yerleşen muhafazakârlık.

Bu bir süreç fakat bu sürecin temellerı toplum nezdinde oturmuş gibi duruyor maalesef. Aslında muhafaza edilmeye çalışılan değerler olmayıp çıkarlardır.

Bu süreç yeni tip dindarlık ve muhafazakarlık ortaya koymuş oluyor böylece. Yani muhafazakarlık eşittir dincilik.

Bu yeni tip dincilik veya muhafazakarlık sağladığı geniş devlet imkanlarından yararlanmak konusunda birbirleriyle yarışıyorlar ve yarış esnasında zaman zaman çatışmalar da yaşanıyor. Işte bu çatışmalar bizi feto terör örgütüyle tanıştırıyor. Ne acıdır ki feto terör örgütü ile yaşanılan acı tecrübe yetmemiş olacak ki onun yerine başka cemaatler muhafazakar kimlikli oluşumlar oturmaya başladı.

Bu kafa değişmediği sürece ne muhafazakarlık ne Islâm gerçek kimliği ile karşımıza çıkacaktır.

Doğan Ay