Kafkasya'nın Bozkurdu benim adayım sensin, seni destekliyorum…

Henüz yedi sekiz yaşlarındaydım Dinar'ın Ulu Camisi etrafında ki baharatçılara doğru yürüyordum. Çocukluğu Dinar'da geçmiş olanlar iyi bilir. Eskiden orada "Esans" satan hacı amcalar olurdu ve bir hacı amca ne zaman o yoldan geçsem beni yoldan çevirir boynuma esans sürerdi. Bu sebepten olsa gerek yine onun bulunduğu yoldan yürüyordum. Hacı amca oradaydı ağır adımlarla yanından geçmiştim ama bu defa beni görmemişti. Sadece beni değil hiçbir şeyi görmüyordu. Onu ilk defa öyle görmüştüm, gözleri dolu doluydu Hacı amcanın "Bakü'yü mahvetmişler" diyordu yanında ki büyüğüme. 20 Ocak 1990 faciasından Kara Cumartesi'den bahsediyorlardı.

O kara günlerde Hacı amcanın çilesine ortak olan, Türk'ün gözünden süzülen yaşın hesabını sormak isteyen birisi daha varmış. Elinde megafon, yanında yüzlerce Türkeşçi ile düşmüş İstanbul sokaklarına. Haykırmış SSCB konsolosluğunun önünde

"Faşist Gorbaçov sana sesleniyoruz. Kanlı dişlerini Azerbaycan'dan çek. Ermeni vampirleri size sesleniyoruz. Kan emici dişlerinizi vatanımızdan çekin, yoksa Türklüğün yumruğu sizleri ezecektir."

O yiğidin adı Sinan Oğan. İşte ben bu yüzden Sinan Oğan diyorum.

Sadece Karabağ mı? Musul – Kerkük, Kırım, Bosna ve Doğu Türkistan'da durum farklı mıydı sanki? Hatta bugün bile durum aynı değil mi?

Bizler Ülkücüyüz, bizler için o toprakların Anadolu toprağından farkı ne?!

En çetin zamanlarda gençlik heveslerini geride bırakarak, kimi zaman Ülkü Ocaklarında, kimi zaman Türk büyüğü Ebulfez Elçibey'in yanında mücadelenin en ön saflarında bulunduğu için Turan düşünü dilinde değil, yüreğinde yaşadığı için ben Sinan Oğan diyorum.

En zoruma giden şey ise daha düne kadar doğudan ön saflardayken bugün neredeyse yok olma noktasına gelmemizdi.

Az mı kavga ettim birileriyle "Doğuya ağırlık verelim çalışırsak, orada olursak kazanırız" diyerek.

İşte O benim gibi düşünenlerin haklılığını ispatladı.

AKP ve HDP'nin oyları kırıştığı bir bölgeye MHP'nin mührünü vurdu.

Doğu illerinde Üç Hilalli bayraklar dalgalansın diye ben Sinan Oğan diyorum.

Az gönül kırılmadı yıllardır.

Gidişattan memnun olmayan ve bunu dillendirene ihraç!

Konuştum, dinledim kardeşim herkesi.

O'nun kriteri hiçbir zaman Genel Merkezin terazisi olmadı.

O'nun terazisikişilerin Ülkücülüğü oldu.

Baskılara rağmen ülküdaşlarına yüz çevirmediğini bildiğim için ben Sinan Oğan diyorum.

Sanma ki kardeşim bu kararı birden aldım, inan bana uzun uzun düşündüm.

Doğu ilinde ki mezralar geldi aklıma, yıllardır dillenmeyen "Köycülük" projemizi düşündüm.

Şiir gibi bir sevdamız varken edebiyatta neden sesimizin kısık çıktığını, destanlara sığmayacak tarihimiz varken neden geçmişimizin sinemalarda hayat bulmadığını düşündüm.

Yüzde yüz haklı durumdayken, milletin gözünde nasıl oluyor da hep haksız duruma düşüyoruz? Bunu düşündüm.

Şehitlerin ahlarını, şehit analarının, babalarının, kardeşlerinin ve evlatlarının gözyaşını düşündüm.

Derelerimiz katledilirken, Maden Ocaklarında canlarımız can verirken bir kez olsun, bir kez olsun eylemlerimizle tavrımızı neden belli etmediğimizi düşündüm.

Ne oldu bizim şiirlerimize, türkülerimize, şölenlerimize, toylarımıza? Geçmişi anarak düşündüm.

Fikir üreten, sorgulayan gençlerimiz neden suskun diye düşündüm.

Sonra mı? Sonra "Aman siz hiçbir şeye karışmayın" diyen beyleri düşündüm.

Yeter kardeşim, yeter! Vallahi Yeter. Oturduğumuz yeter!

Ben gerektiğinde Ülkücüler ile kol kola girerek meydanları titretecek bir lideri, partimin başından görmek istiyorum.

Ben, haksızlığı görüp konuştuğum zaman değil, sustuğum zaman bana kaşlarını çatacak bir lideri başımda görmek istiyorum.

Ben, Dokuz Işık'a göre hazırlanmış bir Seçim Beyannamesi ile sokağa inerek, özgürce davamı anlatmak istiyorum.

Ben Hareket Partisinde, hareket etmek, oturmamak istiyorum.

İşte bu yüzden Sinan Oğan diyorum.

Kafkasya'nın Bozkurdu benim adayım sensin, seni destekliyorum…

Okan KİLİT