Eserlerinin sadece adlarını alt alta yazsak başka eserler meydana gelir. O müzik sanatının duayeni, o bir filozof, o bir dünya gezginiydi... Bir pedagog, bir çocuk psikoloğu kadar çocukların ruhuna dokunabilendi, o hepimizin Barış Abisiydi. 

Abimin de asker arkadaşı... Polatlı Topçu Füze Birliğinden... İlk ve tek kısa saçlı fotoğrafını o zaman görmüştüm.

Her eseriyle hayatın bir başka yanını anlattı bize...
"Sarı çizmeli Memmed Ağa bir gün öder hesabı" demişti… O dedi, biz hayatımızdaki Sarı Çizmeli Memmed Ağaları gözden geçirdik, gülümsedik düşündük.

"Kara sevda kara sevda, dedikleri daha ne olabilir ki!" dedi; ilk gençlik aşklarını, bir kitapta anlatılamayacak kadar güzel hissettirdi. 

"Arkadaşım Eşek.." Sevgi, özlem, vefa... Ne çok değer barındırır içinde...

Ama beni en çok, "GÜLPEMBE" etkiledi. Bir torun, bir babaanneyi ne kadar sevebilir ki, onun arkasından "Gülpembe" gibi bir şaheser ortaya çıkar...

"Sen gülünce güller açar Gülpembe,
Bülbüller seni söyler, seni çağırır Gülpembe..
"

En çok da annemi kaybettikten sonra o şarkı burnumun direğini sızlattı.
Bizim annemiz de torunlarının GÜLPEMBESİYDİ, o da;

"Güz yağmurlarıyla bir gün göçüp gitti." Biz de inanamadık…

Çocuklarının adını "Doğukan-Batıkan" koydu; erkek çocuklara çok yakışan iki isim miras bıraktı. 

Hele o 7'den 77'ye fenomeni... Bir daha öylesi yapılamadı. 

Barış Abi'yi anlatmaya benim dilim dönmez, kelime haznem yetmez....

Aldo Haxley:
"Bu dünya belki de başka gezegenlerin cehennemidir." der.

Kim bilir, belki de Barış Manço ve onun gibi değerli şahsiyetler sayesinde cennet olduğu zamanlar da olmuş olabilir. RUHUN ŞAD OLSUN Barış Abi…