Türk milliyetçileri ise bu iki ayrıştırıcı kutuplara rağmen, tam da Atatürk'ün kastettiği anlamda bir laiklik anlayışını benimsemiş ve onu takip etmenin gayretinde olmuştur. Ancak kim derdi ki; MHP'nin gün gelip ''Siyasal İslamcıların'' kontrolündeki emrivakilerin emir eri olacağını.

İdam da gelmez, Fethullah Gülen de gelmez.
Peki Fethullah Gülen iade edilse ve "Hakim Bey, evet biz kırk yıllık blr hareketiz ama hiç bir iktidar döneminde aklımızdan geçini yapmaya yüreğimiz yetmedi. Aklımıza karpuz kabuğunu sokan da şunlar olup, ne düşündüysek ahanda şurada, şu tarihte, şu kişilerle oturup, anlaşarak; hatta kadroları bile paylaşarak düşündük, yaptık. O zamanlar benimle birinci derecede muhatap olanların da bu salonda olmalarını istiyorum. Ben bu işleri tek başıma düşünüp, yapmadım ki" diyecek olsa...
...
İşte hiç bir zaman böyle bir mahkeme kurulamayacağına göre, Fethullah Gülen de hiç bir zaman iade edilmeyecektir. İdamın muhabbetini yapanlar her ne hikmetse getirilmesiı için girişimde bulunmuyorlar.
...
Mesela, Sayın Devlet Bahçeli, yönetim sistemimizin değiştirilmesi için alel acele gündem belirleyip, sistem değişikliğini sağlarken; niçin aynı hassasiyeti eli kanlı katillerin idamı için göstermez. Geçiniz bunları. Çok iyi biliyorlar ki; suçlular, ülkelerinde idam varsa kesinlikle iade edilmezler. Peki böyle söyleyip de gereğini yapmamak ne demek oluyor; çünkü kurulacak mahkemelere diğer muhatapları da çağrılacaktır ondan.

laiklik; devletin tüm inançlar karşındaki tarafsızlığını ifade eden bir duruşudur.
Geniş bir kesim laikliği hala din olarak görüp, "Ben Müslümanım, laik değilim ki" diyebiliyorlar. Din, insanın inancını ilgilendiren bir durum; laiklik ise devletin tüm inançlar karşındaki tarafsızlığını ifade eden bir duruşudur.
...
Türkiye de özelikle son otuzbeş, kırk yıldır oluşturulan "Algı zorbalığı" ile T.C Devleti'nin kuruluş felsefesinin laiklik gibi ana taşıyıcıları üzerindeki tahribat, beraberinde anlam kaymalarına neden olmuştur. Bu mevzuyu tartışanların bir tarafının, laikliğin gerekçesini dinin sosyal yaşamdan mümkün oldukça soyutlanması şeklinde anlatmaları; bunların karşısında da Kadir Mısıroğlu gibi etnik özürlü ama bunu gizleyen Türklük düşmanı "Siyasal İslamcı" birileri de tüm rahatsızlıklarını, T.C Devleti'ne olan kinlerini laiklik üzerinden, dini kayıplar şeklinde anlatmaları ile kavramlar asıl taşıdıkları anlamların dışına, hiç de murat edilmeyen manalara evrildiler. Bir zaman sonra da siyasal görüşlerin, ihtiyaç duyduklarında kendi aralarındaki bütünleşmeyi sağlamak için kullandıkları, sürekli boyunlarına takarak, ara sıra çıkarıp, öptükleri sihirli muska oldu.
...
Türk milliyetçileri ise bu iki ayrıştırıcı kutuplara rağmen, tam da Atatürk'ün kastettiği anlamda bir laiklik anlayışını benimsemiş ve onu takip etmenin gayretinde olmuştur. Ancak kim derdi ki; MHP'nin gün gelip ''Siyasal İslamcıların'' kontrolündeki emrivakilerin emir eri olacağını.
...
MHP yönetimi kurumsal olarak böyle bir süreci tercih etmiş olsa da Türk milliyetçilerinin, referandum sonuçlarından da anlaşılacağı üzere %85'i MHP'nin kurumsal olarak yürüttüğü politikaları benimsemiyor ve o nedenle alternatif arayışlar içindedirler; bu birinci nedendir; diğeri ise MHP'nin müsebbibi olduğu yeni sisteme siyasi entegrasyon için hiç bir hazırlığının olmayışıdır.
...
Aslında var; 2019 seçimlerinde AKP ile ittifak yaparak Sayın Erdoğan'ı tekrar Cumhurbaşkanı seçtirmek için tüm hükumet imkanlarını kullanarak Meral Akşener inisiyatifine engel olmaktır.


Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez emekliye ayrıldı
Mehmet Görmez'i vicdanı ile başbaşa bırakıyorum. Hakkımı helal edip, etmeme meselesine gelince; inisiyatifi kula bırakıp, kedisini aradan çıkaran, aynı zamanda her şeye kadir olan Allah(C.C) bile bu konuda "O işi bana bırakın" demediğine göre, kendimi bu konuda hüküm verecek kadar "Yüce" görmediğim için hakkım üzerinden şahsımı ilgilendiren hükmü ben yine de Allah'a havale ediyorum. Bu benim benimsemiş olduğum genel prensibimdir. Dolayısıyla, üzerimde hakkı olanlar rahat olabilirler

İmamların resmi nikah kıymaları
Yahu niye kavga ediyonuz ki. Emekli bankacıyım, boş vaktim de var. İsteyen herkesin nikahını kıyarım. Wahtsapp, görüntülü telefon üzerinden de olabilir. Para pul istemem, dua edin yeter.İnanın ki ne 32 farzı, ne de 52 farzı soracağım. Soranlar ne halt ediyorlar ki. Nikah kıyarlar, şahitlik yaparlar, "mehir" keserler ama 55 yaşımdayım, şimdiye kadar kesilen mehrin gereğinin yapılmasına şahit olmadım. Size sadece İki sorum olur; gız sen bunu seviyon mu, len sen bunu seviyon mu; o kadar. Devleti ne diye abuk, sabuk işlerle meşgul ediyonuz ki.
...
Varmısınız; laikim diyenler medeni kanuna göre hak sahibi olsunlar, dindarım diyenler de mehir sözleşmesine göre hak sahibi olsunlar. Boşanmalarda nedeni kanuna göre evlenenler hakim karşısına, mehir sözleşmesi ile evlenenler ise imam karşına çıksınlar ve sorunları çözsünler, boşanmayı gerçekleştirsinler. Dini usulle evlenen, medeni kanunla, medeni kanunla evlenen de dini usulle hak aramasın. Mağdur olanlar da tercih ettiği usulün bedelini ödemiş, kimsenin kimseye de söyleyeceği sözü olmaz

CHP gene AKP'nin oyununa geldi.
Sayın CHP yetkilileri, Sayın Kılıçtaroğlu'nun 450 km'lik emeğini boşa harcamayın, gündemden düşürmeyin lütfen. Yine AKP'nin oyununa geldiniz, imamların nikah kıyması meselesi üzerinden dini tartışmaya çekildiniz. Yapmayın, etmeyin Allah aşkına. Şeriat gelse sizler bizler uyarız ama inanın ki bunlar uymazlar. Peki dini mevzular üzerinden niçin tartışma yaratıyorlar; çünkü 2019 seçimlerine şimdiden hazırlanmaya başladılar ve bunu da en iyi şekilde dini tartışmalar üzerinden yaparak, oylarını konsolide etmek istiyorlar. Bunların en çok istedikleri; ellerini ovuşturarak CHP'yi yarattıkları tartışmanın içine çekebilmektir. Lütfen kim nikahını nerde kıyarsa kıysın; bu nikah şeklini benimseyen de mağdur olursa bedelini öder. Bundan mağdur olacak olanlar da yine kendi seçmenleri olacaktır. Bence hiç de umursamayın, rahatınıza bakın

Mehmet Soral

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.