Türk'ün yeniden doğduğu gün. Yüce dileğe doğru yürüyüş muştuşunun verildiği gün. 3 Mayıs'ta neler olur? Ne olduysa davanın ikinci celsesi 3 Mayıs 1944 günü olur. 3 Mayıs 1944"te Türk gençliği bir volkan gibi patlar. Türklük ülküsüne ve onun ideolojik lideri, hocası Hüseyin Nihal Atsız"a sahip çıkmak için Ankara Adliyesinin koridorları, salonları doldurulduğu gibi adliyenin önü de yüzlerce genç tarafından doldurulur. Topluluğun bir kısmı adliyede Atsız"ı yalnız bırakmazken diğer binlerle ifade edilen büyük bir topluluk Ulus Meydanına doğru protesto yürüyüşüne geçer.

Büyük Türkçü Atsız savunmasını asagidaki şekilde sonlandırır: 

Atalarımızdan kalan mirasın mefahirimizin gömülü olduğu toprakların bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Oraları unutmamak istiyoruz.

Ben bunları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik veya apartman alacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı da kimse bana vatan haini diyemez, bu çirkef iftirayı iadeye de tenezzül etmiyorum. Kimin hain kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Hatta etmiştir bile.

H. Nihal Atsız

Tarih bir daha göstermiştir ki Atsız Beg ve arkadaşları haklıdır. Dün Turancılık ülküsünü ırkçılık olarak algılayan "Türkiye dışında ne Türk'ü?" diyenler bugün bizden daha fazla Türk Dünyasına sahip çıkma görüntüsü vermektedir. Dış Türkler'in varlığının kabul edilmesini hayal bile edemeyenler nereden bilsin ülkücülerin kavgasını? Tek millet ayrı devlet dediğimiz için az sorguya cekilmedik. Hele bazı arkadaşlar ETKO örgütünün yöneticisi kurucusu üyesi olmak suçlamaları ile az çile çekmediler. Allah'a hamdolsun bugün bizi suçlayan zihniyet çürümüşlük içindedir. Atsız Beg düşünceleri ve duruşu ile yıllar sonra bir kez daha Türk ve Türklük düşmanı gafillere ders vermeye devam etmektedir. Ne güzeldi sloganımız vardı haykırırken suç işlemenin keyfini yaşadık. "yamyamlar bile hür Türkler niye hâlâ esir" 1944'te bir ufuk açıldı Türk dünyasına.

Türklük uyandı. Türk adı Bengü Taşlara olmasa da yiğit yüreklere yazıldı. .. Atsız Ata! Açtığın yol yolumuz ülkün ülkümüz. Bugün Türk dünyasını unutan ülküsüz yürekler nereden bilsin Atsız Ata'yı ve Onun soylu kavgasını. .. Ey Türk gençliği! Sloganlar yerine Atsız Ata'nın eserleriyle başlayın özünü tanımaya. Haydi ülkücüler elinizde bugün Atsız Beg'in bir kitabı olsun. Bugün 3 Mayıs. İnadına Türküz.. Türklük bilinci oluşturmak yüreklere Türk adını kazımak için Atsız Ata'ya ihtiyacımız var. Selam Olsun Atsız Ata ve dava arkadaşlarına. İtler gülse bile kimsesizliğimize aldırış etmeden yürü ve Uçmaga ulaşınca orada Atsız karşılasın "hoş geldin evladım" diyerek…

Unutma ülküdaşım sen tabutluklardan çıkıp gelen bir kahramanlar ordusunun neferisin. Nefsinin değil yüce milletin esirisin. Sen bir milletin doğacak kaderisin. Atsız Ata rahat uyu Turan sevdan sonsuz bir meşale gibi.. Bu meşale sönmez son ülkücü tamam bitti demeden…. Dualar sizlerle. … Artık sözü Atsız Ata'ya bırakalım. Bozkurtlar Diriliyor'dan: "Bilge Tonyukuk orduya döndü. Ormanda uğuldayan gür sesiyle şöyle haykırdı: – Türk çerisi! Bugün Gök Türk devletini yeniden kuruyoruz. Kutluk Şad kağanımız olup İlteriş Kağan adını almıştır. Eskiden olduğu gibi yine Ötüken'e varacak, atalarımızın buyruğunda olan bütün boylara baş eğdirecek, Çin'den haraç alacağız.

Biz İlteriş Kağan'ın buyruğunda savaştıkça azlık budun çoğalacak, yoksul budun bay olacak, Gök Türkler'in adı sanı yeryüzünü kaplayacaktır. Kılıçlar havaya kalkmıştı. Yedi yüz kişi, devletin kuruluşu şerefine gürlüyorlardı. Davullar çalınıyor, kımızlar içiliyor, bir ozan deyiş söylüyordu: Çekildi mi kılıçlar Türk'ün gönlü hoşlanır.
Kağanlığı kurmağa yeni baştan başlanır. 

Gözler ayda, güneşte; İlteriş Kağan başta. Yazlar geçer savaşta. Ötüken'de kışlanır İçelim kımızları…
"Ben Türk'üm ve Türk Milletini seviyorum" diyenler
3 Mayıs Türkçüler Günümüz kutlu olsun.

Türkçüler gününün kaynağını özetle açıklayacak olursak:
Dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu 05 Ağustos 1942 tarihinde Meclis kürsüsünden okuduğu kabine programının sonuç kısmında;

"Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız." Diyerek devletin temel ülküsünü anlatmaya çalışmıştır.

Büyük Türkçü Nihâl Atsız Bey de devletin ülküsünün Türkçülük ve dönemin Başbakanı Saraçoğlu'nun da Türkçü olduğu inancı içindedir. Buna karşılık devletin her tarafına hain kadroların yerleştirilmekte olduğunu görmektedir. Atsız Bey, başbakan Şükrü Saraçoğlu'na bu durumu Orhun Dergisi'nde yazdığı iki açık mektup ile ifade eder. Atsız Bey bu mektuplarından dolayı mahkemeye verilir.

26 Nisan 1944'te Ankara'da başlayan yargılamanın ilk duruşmasında salon, dönemin üniversite gençliği tarafından hınca hınç doldurulur. 

Duruşma 3 Mayıs 1944'e ertelenir.
3 Mayıs 1944'te Türk gençliği bir volkan gibi patlar. Türklük ülküsüne ve onun ideolojik lideri, hocası Hüseyin Nihal Atsız'a sahip çıkmak için Ankara Adliyesinin koridorları, salonları doldurulduğu gibi adliyenin önü de yüzlerce genç tarafından doldurulur. Topluluğun bir kısmı adliyede Atsız'ı yalnız bırakmazken diğer binlerle ifade edilen büyük bir topluluk Ulus Meydanına doğru protesto yürüyüşüne geçer.

Yargılama sonunda aralarında Alpaslan TÜRKEŞ'in de bulunduğu sanıkların bir kısmı hapis cezasına mahkum edilmişse de temyiz aşamasında 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi, "Bu nümayiş (3 Mayıs 1944) milli bir ideolojinin, milli olmayan bir ideolojiye karşı tepkisinden ibarettir" diyerek bütün sanıkları beraat ettirir.
İşte bu "3 Mayıs" günü, Atsız Bey'in de isteği doğrultusunda 1954 yılından bu yana "Türkçüler Günü" olarak anılmaktadır. 

3 Mayıs Türkçüler Günümüz Kutlu Olsun…


Doğan Ay