Velhasılı kelâm; 15 Temmuz bir destan mıdır? 15 Temmuz bir destan değildir... Ancak 15 Temmuz, Türk Milleti'nin iç ve dış mihrakları "hop 1 dakika bu vatan bu devlet benim" diyerek ikaz ettiği önemli bi gündür.

Sonundan başlayacağım meseleye...

Dün Sn Cumhurbaşkanı bir kez daha idamı telâffuz etti... "İdam cezasını" kaldıranlar, darbeciler için "düşünülebilir" diyor... Meclis önüme getirirse; imzalarım." Diyor. Bu ülkeye kimin zararı dokunmuşsa; başta bebek katili Öcalan ve militanları ile yardım ve yataklık edenler ve FETÖ ve ekibi dahil hepsi idam edilsin!

Yok öyle işine geldiği gibi idam cezası tantanası...

15 yıldır politik, bürokratik tüm güç elinizde ve "ne istedilerse verdik" itirafı ortada duruyorken aynı yatakta defalarca basılmışken her defasında ALDATILDIK, MİLLETİMİZ AFFETSİN acizliği ile "ellerinizi yıkayıp" bir AFEDERSİNİZ ile yaşanan kalkışmanın sorumluluğundan sıyrılmanıza izin vermeyiz.

Mesela ilk olarak CEMAAT okulları ve yurtlarında okuyan KENDİ çocuklarınızdan başlayın... Zira dibine kadar CEMAATE bulanan sizlersiniz...

Malumunuz bir darbe komisyonu kurulmuştu. Başlarda akp bu komisyona üye vermekten çekinse de muhalefetin baskısıyla bir çalışma başlatılmıştı. Pek çok kişi komisyon tarafından da dinleniyordu. Hatta eski Genelkurmay Başkanı İlker Paşa da dahil... Ancak; rehin alınan Hulusi AKAR'a kimsenin bişey sorduğu yok. O vakitler dayandırdıkları şey; "askerimizin Suriye'de olmasından dolayı, moralinin bozulmaması" idi... Son kertede YAZILI bir açıklama gönderdi kendisi... 

Öyle ya! Boğaziçi Köprüsü'nde masum erin kafası kesildiğinde askerin morali bozulmamıştı tabi... Siz de haklısınız...

Ülke gündemini 7 kocalı Hürmüze döndürdünüz. Neyi takip edeceğimizi şaşırdık artık. Ancak geçmişten bir cümle hatırladım bugüne dair… "Seçimle gelip, terörle içiçe girenler hesabını vermelidir." demişti Binali bey. El hakk! Doğrudur, muhakkak hesap sorulmalı ve bu hainler hesap vermelidir.

Lâkin asıl soru şu:

Dönemin Başbakanı ve hükümet üyeleri,
Mit Müsteşarı ve emrindekiler,
Âkiller,
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı ve kurmayları,
Sokağa inen sivil toplum kuruluşları yöneticileri,
Akıl hocanız Doğu PERİNÇEK
Bunları dinlediniz mi? Yok...

Eee darbe girişiminin siyasi ayağında olduğu gibi kendinize dokunmayacaksanız yarım hukuk, yarım adaletiniz yine ZULÜM getirecek... Öyle görünüyor... Yok öyle Türk Milliyetçilerinin ağzına bir parmak bal çalmak!

Dahası yıllardır YAŞ toplantıları sizin başkanlığınızda yapılıyor. Atamalar, görevden almalar, emeklilik kararları vs… Ya hu bu üst komuta kademesini siz atamadınız mı? Valileri siz atamadınız mı? Kim kime darbe yapıyor Allah aşkına? Bırakın yüzlerce kişiyi binlerce kişilik listeyi onca hengâmede nasıl hazırlayabildiniz? Hala anlayabilmiş değiliz…

Vallahi yazık bu ülkeye, yazık bu millete...

Araya bir soru sıkıştırmak istiyorum: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin akabinde Sn Recep Tayyip ERDOĞAN'ın "Artık Türkiye'de yönetim değişmiştir." sözleri Anayasal suç değil midir? Zira anayasanın ilk 4 maddesinde yönetim şekli aşikârdır. Neyi değiştirmiştir o seçim?

Kalkışma sonrası hadiselerin bir an evvel aydınlanması, açıklığa kavuşturulması adına atılan adımları ciddiyetten uzak buluyorum… Çünki; hukuk der ki; suçu ispat edilene kadar herkes masumdur... Ergenekon ve Balyoz Davalarında "darbeci" diye "vatan haini" diye yaftalanan bütün general, subay ve erlerin tamamı serbest kalmadı mı? "Affedersiniz, kandırılmışız." açıklamasını siz yapmadınız mı? Önümüzde böylesi bir örnek varken; Mevcut KALKIŞMA neticesinde gözaltına alınanların (bakın suçunu itiraf edenleri söylemiyorum) suçları mahkeme kararı çıkmadan DARBECİ, VATAN HAİNİ şeklinde yaftalanmasına karşıyım!

Vicdanlı ve adaletli olunmak ve olmak zorundayız... Suçlu ile suçsuzu devlet mekanizması muhakkak iyi ayırt etmelidir... 1 yıldır asıl dikkat edilmesi gereken husus durduk yere masum insanların YAFTALANMAMASI...

Gelgelelim 249 vatandaşımızın asker kılığına girmiş aşağılık hainler tarafından şehid edilmesi, 2000in üzerinde vatandaşımızın da gazi olduğu darbe girişimi "anma programı" olarak açıklansa da nitelikli olarak adeta bir kutlama etkinliğine dönüverdi… İnanılır gibi değil… 100 yılın destanı olarak nitelendirildi bir de… Kalkışma yılı 2016 yılına denk geldi de 1915 Çanakkale Zaferi'nin namusunu 1 yılla kurtardık... Yoksa; vay ki ne vay! 250bin şehidin kemikleri sızlamaktan öte tirim tirim titrerdi...

Sanki Kurtuluş Savaşı'nı kazananlar, 15 Temmuz'da sokaklara dökülenler kadar Türk değil...
Sanki milli mücadele milletimize ait değil...
Sanki 3 Kasım 2002 tarihine kadar Türk diye bir kavim yokmuş...
Bunu bir daha tekrarlıyorum; Millet öyle bir noktaya geldi ki 3 Kasım 2002'den öncesi yok gibi...

Mazide İngiliz'in kucağına oturmuştunuz; zira Mustafa Kemal ve Türk Milleti'nin istiklâl ve istikbal mücadelesini engellemek için... O gün millet size sağlam bi tokat atmıştı.

Biz sizi 28 Şubat'ta da gördük, bildik. O gün imkân yoktu; karılarınızın eteğine saklandınız.

15 Temmuz'da gariban Ali, Veli, Ayşe, Fatma'yı sokaklara dökerken; siz, bu kez kiminiz gökte "miraca" çıkıyordu kiminiz tünelde "örümcek ağlarıyla" gizleniyordunuz!

Hep saklandınız, hep kaçtınız. Millet sizin arkanızı toplayan oldu.
Çok konuşmayın o yüzden!

19 Mayıs itibariyle milli mücadelenin karar mekanizmasını oluşturan Samsun'u, Amasya'yı, Erzurum'u, Sivas'ı yok sayamazsınız.

Urfa'yı Şanlı, Maraş'ı Kahraman, Antep'i Gazi yapan mücadeleyi görmezden gelemezsiniz.

Polatlı'dan İzmir'e uzanan çetrefilli yolda Türk Milleti'nin SEFERBERLİĞİNİ tanımamazlık edemezsiniz.

Bütün bu mücadelenin organizatörü, yönlendiricisi, liderini yok sayamazsınız.

Cumhuriyeti ve değerlerini aşağılayacağım diye; Türk Milleti'nin 15 Temmuz mücadelesine gölge düşüremezsiniz!

Cumhuriyete düşman mısınız?

Bana göre hiç şüphesiz, şeksiz düsmansınız. Zira ordusuyla milletiyle toplumun tüm kesimlerinin elele vererek 1923'te giydiği tacı, bizleri ayrıştırarak kırmağa çalışıyorsunuz. Buna gerek yok! Milli bayramlarımızı "güvenlik" gerekçesiyle kutlatmazken 15 Temmuz kutlamalarını 6 gün boyunca insanların gözüne sokarsanız birlikten de bahsedemezsiniz...

Cumhuriyete düşmansınız; çünki Atatürk'ün "yurta sulh, cihanda sulh" ilkesini bir terör örgütüne kılıf yaparak Atatürk'ün maneviyatına darbe üstüne darbe vurulmasına müsamaha gösteriyorsunuz. Oysa Atatürk, "yurtta sulh, cihanda sulh" ile Balkan Antantı ve Sadabat Paktını kurarak; batı ve doğudan gelecek tehlikelere kalkan oluşturmuştu. Siz bu anlayışı, kahpe bi terör örgütünün yok etmesine de müsaade ediyorsunuz!

Velhasılı kelâm; 15 Temmuz bir destan mıdır? 15 Temmuz bir destan değildir... Ancak 15 Temmuz, Türk Milleti'nin iç ve dış mihraklara "hop 1 dakika bu vatan bu devlet benim" diyerek ikaz ettiği önemli bi gündür. Devleti tehlike altındayken sokaklara dökülen milyonlarca insanın, fetö terör örgütüne ve bu örgütü palazlandıranlara karşı biz buradayız dediği gündür… 

15 Temmuz, İstiklâl mücadelesi veren dedelerinin torunlarına miras bıraktığı vatan sevgisinin o günki gibi dipdiri oluşunun ifşâsıdır.

Ancak bu mücadeleyi; büyük Türk Milleti'nin vatan, millet, devlet duygularını sömürerek, aziz milletimizin aklını küçük görerek mağduriyet mottosu ve Cumhuriyetten intikam alınır hale getirmeğe asla müsaade etmeyeceğiz… 

Zira; Sokaktaki insanları, 66 tonluk tankları durdurduklarını söyleyerek kandırıyorsunuz!

Hiçbir şeyden habersiz erlere karşı vatandaşımızı kin güder noktaya getiriyorsunuz!

Siyasi geleneğiniz, bakınız siyasi geleneğiniz "şeriatı" savunurken bir gecede demokrasi diye inler oldunuz…

Darbe kalkışmasını TSK ve Türk Milleti beraber durdurmuştur... Kurt postuna bürünmüş köpekler yüzünden 2200 yıllık orduyu da yıpratamazsınız.

Daha düne kadar beraber gezdiğiniz, hasretinizi ifade ettiğiniz, "ya hu ne istediniz de vermedik" dediğiniz hain yapının Türk Vatanına ihanetine belli bir noktaya kadar müsaade ederek siz de bu kalkışmanın hasbelkader sorumlususunuz…
Bunları da asla unutturmayacağız…

Hazır yeri de gelmişken; Biz Türk Milliyetçilerine senelerce kan emici, kafatasçı, şehid edebiyatı yapıyorsunuz diyordunuz… Kalkışma gecesinde şehid olan 249 vatandaşımızın şehid bedenleri üzerinden 1 yıldır n'aptığınızın farkındasınızdır umarım…

Kontrollüydü, tiyatroydu vs bilemem. Bütün hakîkat bi gün muhakkak ortaya çıkacak... Ve lâkin bildiğim "En kötü demokrasi, en iyi darbeden daha iyidir." diyen Başbuğumuzun fikirlerini benimsedik!

Dip not: Bu yaşananlar kimin işine yaradıysa; darbecinin tillahi odur!

İlaveten; Kocaelili Yeliz KORAY'a selâm olsun.

Son söz; 

Dirilişim 19 Mayıs 1919,
Haykırışım 23 Nisan 1920,
Zaferim 30 Ağustos 1922,
Demokrasim 29 Ekim 1923,
Başkomutanım ise;

Gazi Mareşâl Mustafa Kemâl ATATÜRK'tür!

Selâm olsun mazide ve bugünde ve âtide vatanını hainlere bırakmayacak olan büyük Türk Milleti'ne...

Selcen KARAMANOĞLU

@Karamanoglu_​