Devrim Başlıyor
21 Ekim'de Trotzki kışlalara 'Askeri Devrim Komitesi'nin komiserlerini kışlalara göndermeye başlamıştı. Ne Trotzki'yi, ne de komiserleri kimse engellemiyordu. Böylece arda arda kışlalar üzerine hakimiyet kurarak şehrin askeri gücüne sahip olmuşlardı.
Askerler bu duruma dünden razılardı. Savaştan nefret ediyorlardı, geçici hükümetten nefret ediyorlardı ve belki de en önemlisi; Kerensky'den nefret ediyorlardı.
Erler ve erbaşları sovyetleri çoktan gerçek lider olarak kabullenmişti bile. Sadece üst düzey subaylar hala geçici hükümetin emrindelerdi... En azından öyle görünnmekteydiler. Devrim komitesi ise menşevikleri, sosyal devrimcileri ve bolşevikleri, yani tüm solu kapsayan sovyetlerin davası için mücadele ediyormuş gibi görünmekteydi.
Saat gece yarısına gelirken üç devrim komitesi komiseri genel kurmaya gitmiş ve 'Artık tüm emirler askeri devrimci komitesi komiserleri tarafından onaylanmalı.' diye açıklama yapmışlardı. Genelkurmay'da o an üs üst subay olarak general Polkowinkov bulunmaktaydı. Komiserlerin talimatına uymak niyetinde olmayan general 'Komiserlerinizi tanımıyoruz ve kanunlara aykırı davrandıklarında da tereddüt etmeden onları tutuklarız.' diye itiraz etti. Bu bir direnişti, göstermelik olsa da bir direniş. Çünkü gerçekte istese bile ona itaat ederek komiserleri tutuklayacak asker kalmamıştı. Böylece komiserler kimse tarafından engellenmeden eskiden sosyetenin çocukları için bir kız okulu olan ve artık bolşeviklerin genel merkezi olarak kullanılan Smolny Enstitüsü'nün binasına geri dönmüşler ve olan biten hakkında rapor vermişlerdi. Trotzki acele ederek bir açıklama kaleme almıştı: 'Genelkurmay karşı devrimcilerin silahı olarak kullanılmaktadır. Devrimci güçleri karşı devrimcilerden koruma görevi askeri devrimci komitesi tarafından yönetilen devrimci askerlerindedir.'
Trotzki iki cümle ile ordunun yönetimini genelkurmayın elinden almış ve genelkurmayın bağlı olduğu geçici hükümeti 'karşı devrimci' ilan etmiş ve meşruiyetini yok etmişti.
Şubat Devrimi'nden sonra ortak mutabakatla yerleştirilen geçici hükümete karşı ihtilal yapan bolşevikler Şubat Devrimi'nin koruyucusu konumuna gelmiş gösterilmekteydiler.
Bu kısa ve biraz girift ifade edilmiş açıklama ilk bakışta basit görünse bile hala tutuklanmaktan korktuğu için bir yoldaşının evinde saklanan Lenin'in aylardır ısrar ettiği ve hala bir çok yoldaşın tereddütle yaklaştığı ihtilalin başlangıcını oluşturmaktaydı.
İhtilal, yani Kızıl Devrim, nihayetinde başlamıştı. Hatta şaşırılacak kadar kansız ve sakin başlamıştı.
Trotzki'nin açıklaması hemen aynı gece baskıya girmiş ve Petrograd'ın sokaklarında bildiri olarak dağıtılmıştı.
Gün doğduğunda aslında Petrograd artık bolşeviklerindi.
23 Ekim günü öğlene doğru askerler St Peter ve Paul Kalesi'nin meydanında toplanmaya başlamışlardı. Aralarında subaylarda bulunsa da artık kimse ast-üst ilişkisini önemsemiyordu.
Hala geçici hükümetle uyum içinde çalışmak isteyen menşevik ve sosyal devrimcilerden ihtilalcilere geçici hükümeti tanımalarına dair sesler yükseliyordu. Ama toplanan kitlelerin karşısında durmanın 'karşı-devriimcilik' olarak değerlendireceğini anlayan herkes teker teker susmaya başlıyordu.
Meydana Trotzki geldiğinde binlerce asker ve işçi birden susmuştu. Konuşmasında ne söylediği günümüze tam olarak aktarılmadı, zaten herkesin aklında kalan ne dediği değil, nasıl dediğiydi. Sonradan konuşmanın yavaş yavaş herkesin katılmaya başladığı bir şarkı, daha ziyade bir marş olduğunu anlatanlar olacaktı.
Saat 20:00 sularında nihayetinde oylama başlamıştı. Olayı yaşayanların küçümseyerek bahsettiği bir kaç subay ve 'entellektüel' haricinde herkes bolşeviklerin yanında yer almıştı. St Peter ve Paul Kalesi üssü artık bolşeviklerin eline geçmişti.
Ama hala bir çok yoldaşın tereddütleri vardı. Geçici hükümet devrildikten sonra cephedeki askerlerin tutumu ne olacaktı? Kırsal alanda yaşayan çiftçiler ne yapacaktı? Petrograd'da olup bitenleri koskoca ülkenin diğer yöreleri, illeri, ilçeleri kabul edecek miydi?
Trotzki bolşeviklerin ülkeyi tek başına yönetmek için mücadele etmek istedikleri intibasının uyanmasını istememekteydi. Onun için Kerensky'ye karşı son darbeye acele etmiyordu. 15 Ekime, Büyük Rus Sovyetler Kongresi'ne kadar bekleme kararı almıştı. Kongrede devrimin Rus halkı adına meşrulaştırmak ve hükümeti akabinde resmen düşürmek istiyordu.
Oysa Lenin Kongre'nin olan bitene karşılmasını istemiyor, Kongre'nin önüne emri vaki 'oldu-bitti' bir durum yaratarak çıkmak istiyordu. Böylece fiilen Kongre'nin söz hakkı ve yetkileri de kısıtlanmış olacaktı. Lenin ile Trotzki nasıl devam edeceklerine dair Smolny Enstitüsü'nde tartışmaya devam ederken tüm Askeri Devrim komitesi komiserlerinin tutuklanmasına' dair emir çıkararakmak isteyen Kerensky Lenin'e ihtiyaç duyduğu zemini hazırlayacak bir hata yapmıştı. Kerensky artık böyle bir emri verebilecek ve uygulatabilecek güce sahip olmadığını hala anlamamıştı.
Her ne kadar etrafında bazı insanlar böyle bir hamle yapmasını engellemeyi çalışmış olsalar bile, Kerensky cepheden geri dönen askerlerin bir kaç saat içinde Petrograd'a ulaşarak ona itaat edeceklerine inanmaktaydı. Etrafında kalan tek askerler askeri okulların öğrencileri, kadınlar ve Puşkin'de bulunan gaziler bölükleriydiler.
Bazı asker öğrencileri daha aynı gece harekete geçerek sol Trud (Emek) yayınevini basmışları. ve böylece Lenin'in istediği olmuş, karşı devrimciler saldırıya geçmişti. Artık Trotzki bile hareket etme mecburiyetindeydi.
Salı sabahı Trud yayınevinden yoldaşlar gelip olan biteni anlattıklarında Trotzki Smolny Enstitüsü'nde pür dikkat olayları takip ediyor ve yönetiyordu. Trotzki telefona sarıldı ve partinin üst yönetimini merkeze çağırdı. Neredeyse tüm yönetim kısa zaman sonra buluşmuştu, ılımlı Kamanez bile oradaydı. Sadece Lenin yayınevinden yoldaşlar gelmeden önce hala tutuklanmaktan korktuğu için tekrar kaldığı eve dönmüş ve saklanmıştı. Böylece devrimin iyice kızıştığı süreçte Lenin'siz yaşanmıştı.
Askeri Devrim Komitesi ismine '1 No.lu Emir' dedikleri bir direktif yayımladı: 'Petrograd Sovyeti büyük tehlike içinde bulunmaktadır. Alaylarınızı harekete hazır hale getirin ve gelecek emirleri bekleyin.'
Akabinde bir bölük Trud yayınevinin binasını tekrar ele geçirmişti. Stalin 'Emekçinin Yolu' gazetesinde mücadeleci bir açıklamaya hazırlanıyordu.
Saat 12'ye doğru geçici hükümetin 200 kişilik kadın bölüğü Kerensky ve kabineyi korumak için Kışlık Sarayı'na gelmişti. Hemen onlardan değişik askeri okullarından 134 subay ve 2000 askeri öğrenci de saraya varmıştı.
Kerensky subaylar ve öğrencileri şehrin önemli noktalarında konumlandırmıştı ama beklediği cepheden gelen askerler ya Petrograd'a çok uzaktaydılar ya da geçici hükümete isyana başlamışlardı.
Şehrin batısında 'Aurora' isimli savaş gemisi tadilat için tershanedeydi. Geminin 500 tayfasının isyancı olduğunu bilen deniz kuvvetleri askerleri şehirden çıkarmak için Aurora'ya demir alma emrini vermiş ve açık denizde bir hedef bildirmişti. Ama geminin mürettebatı isyan etti ve emire uymadı. Böylece ağır silahlı Aurora Petrograd'da kalmaya devam etmişti.
Bütün bunlar olurken Trotzki diğer solcu partilere 'Kongre'nin arifesinde silahlı bir çatışma gibi niyetimiz yok.' diye demeçler veriyordu. Aslında bu demeçler yalan bile sayılmazdı, çünkü Trotzki hala olayların Sovyetler Kongresine kadar ertelenebileceğini umuyordu.
Saat dört civarı cepheden Petrograd'a dönmüş az askerlerden oluşan bir grup Kışlık Sarayı'ndan ayrılıp devrimcilere katılmış, Askeri Devrimci Komitesi'nin emri ile telegraf dairesini ele geçirmişlerdi. Artık Petrograd'ın ülkenin diğer yöreleri ile iletişimi bolşeviklerin eline geçmişti.
Askeri Birlik Komitesi hemen Helsinki'de bulunan deniz kuvvetlerine 'delegeleri gönderin' diye telgraf çekmişti. Bu 'savaş gemilerini Petrograd'a gönderin' manasında bir şifreydi. Aynı zamanda Kronstadt deniz üssünden binlerce deniz askerinin Petrograd'a çağırıldı.
Bolşeviklerin şehir üzerine askeri hakimiyeti gittikçe daha da güçleniyordu.