Ekonomik olarak her geçen gün biraz daha kötüye gittiğimiz bu ortamda, bu kadar çok belanın içine girmenin mantığı nedir?
Etrafımız adeta düşman istilasında. Iyi geçindiğimiz komşu ülke kalmadı.
Fırat'ın doğusu, batısı derken girdik Orta Doğu bataklığına.
Suriye'de Eset yönetimine üç ay ömür biçtik olmadı. Adam hâlâ iktidarda üç ay değil yıllar geçti.
Yoksa, PYD bir Kürt devleti kuruldu mu ki ABD petrol anlaşması yaptı? Biz bu anlaşma karşısında ne yapabildik?
Barzani ne yapıyor bu arada bilginiz var mı? Irak'ın kuzeyi artık Kuzey Irak oldu da bizim haberimiz mı yok?
Libya'dan ne haber?
Petrol gelmeye başladı mı?
Şimdi de başımıza Ege sorunu çıktı bütün bunlar yetmezmiş gibi. Üstelik ümmetin (!) büyük bölümü Yunanistan tarafını desteklemekte. Uğruna bayrakları yarıya indirdiğimiz gencecik Suudi Arabistan kralının veletleri Yunanistan tarafında saf tutuyor.
Ege'de ne olacak dersiniz? Bu ortamda savaşa girebilecek durumda mıyız?
Kendimizi hamasetle kandırmayalım artık.
Nutuklarla, kabadayılık yapmakla bu işleri çözüleceğini düşünmek saflık derecesinde ahmaklık olur.
Artık ağır ağır uluslararası yalnızlık bizi bekliyor.
Hamasetle dış politika ekonomi yürümez görüyoruz.
Tek başımıza, bu belalardan hamaset ile çıkabileceğimizi de kimse düşünmesin.
İçte ekonomik sıkıntı ahlaki buhran liyakatsiz atamalar; dış politikada tutarsız hareketler geleceğimizi sıkıntılı olacağını gösteriyor.
Olayları gelişmeleri politize olmuş futbol fanatikleri gibi parti tutma ile çözemeyiz. Artık yöneticiler millete güven vermeli. Toplumu ayrıştırıcı söylemlerden uzak durmalıdır.
Yarınımız olan gençlerin neredeyse %70'i başka ülkede yasamayı hayal ediyorsa geleceğimiz pek parlak değil demektir. Türkiye büyük bir çıkmaz sokak içinde kalmıştır.
Kültürel sosyal ekonomik ahlaki çöküşün tek çıkış yolu Türk gibi düşünmek Türklük için mücadele vermekten geçmektir. Bilimsel düşünen şeyhin cemaatlerin tarikatların kucağına düşmüş bir toplumu bilimsellikten başka kurtaracak yol yoktur.
Doğan Ay